27 Ekim 2015 Salı

#İstifa Hareketi ve Erdoğan

Kuran’ın Ali İmran Suresi’nin 185’inci ayetinde ve bazı mezarlıklarda “Her canlı ölümü tadacaktır.” diye yazar.
Türkiye’de ve hatta Ortadoğu’da yaşayan herkes “Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz” sorusuyla karşılaşacaktır.
Bu cumartesi, #istifa hareketi, daha da kısa adıyla #istifa bu soruyu sorarak ve ona somut bir cevap vererek yola çıktı.
#istifa diyor ki,
Erdoğan bugün baş sorundur, dolayısıyla baş hedef Erdoğan olmalıdır. Çünkü AK Parti, hükümet, başbakan, bakanlar vs. hepsi Erdoğan’ın fiili darbe rejiminin basit avadanlıklarıdır. Onları hedef almak, hem hedef şaşırtmaktır; hem de bir hedefte birleşecekleri dağıtır ve azaltır. Daha fazla hedef, daha sağlam bir birlik ve birleşeceklerin daha büyük bir niceliği anlamına gelmemektedir. En geniş ve sağlam bir birlik Erdoğan’ın #istifa’sı hedefi etrafında sağlanabilir. Sadece Erdoğan’ı hedef almak onu yedek olarak kullandıklarından tecrit edebilir.
#istifa diyor ki,

24 Ekim 2015 Cumartesi

#İstifa Hareketi’ne Katılmak İçin Ne Yapmak Gerekir?

Bir kağıt veya bez parçasına #İstifa yazıp göğsümüze iğneleyeceğiz veya bantla yapıştıracağız.
·       Slogan atmayacağız, bağırmayacağız, müzik çalmayacağız; sessiz olacağız. Elbet yanımızdakiyle konuşabilir, sohbet edebiliriz.
·       Flama, bayrak, pankart taşımayacağız.
·       Böyle yapan başkalarıyla da her gün aynı yer ve saatlerde anlaşıp, orada bulunacağız.
·       Orada, sokaktaki normal insanlar olarak, kimimiz yürüyeceğiz, kimimiz duracağız, kimimiz oturacağız, kimimiz sohbet edeceğiz; kimimiz tavla oynayacağız; kimimiz origamiden turna kuşu yapacağız vs., vs.. Özetle her zaman herkesin yaptıklarından farklı bir şey yapmayacağız; yayaların olağan davranışlarını göstereceğiz. Hepsi bu.
·       Tek fark göğsümüzde #İstifa yazısı olacaktır. Bu da herkesin en temel hakkıdır.
·       Milyonlarca insan böyle davrandığında, bunun karşısında hiç kimse duramaz.

·       #İstifa Hareketi

23 Ekim 2015 Cuma

Sivil Bir Direniş Hareketi İçin Davet


Herkes bu günlerde seçimlere odaklanmış durumda. Ama unutulan bir gerçek var. Erdoğan seçimlerden bağımsız olarak bir sorundur. Erdoğan sorunundan kurtulmak, seçimlere bağlı değildir. Erdoğan fiili bir darba yapmıştır ve bunu da kendisi açıkça ifade etmiştir.
O halde bu darbe rejimine son vermek, en acil sorundur. Erdoğan oradan gitmeden hiçbir sorun gündeme alınamaz ve çözümlenemez durumdadır. Bu basit gerçeği atlayan her politik davranış bu gerçeğin duvarına çarpacaktır.
Bu önermelerden hareket eden bir yurttaş girişimi, Erdoğan İstifa isimli e-mail grubunda, bir süredir, Erdoğan’ı istifaya zorlamak için ne yapmak gerekir diye tartışıyordu[1].
Tartışmalar sonunda sadece #istifa parolasıyla, (kim olduğunu izaha bile gerek yok diye düşünerek) bir sivil hareket başlatmayı ve tüm yurttaşlara bu yönde bir çağrı yapmayı kararlaştırdılar. Bu cumartesi, yani yarın (24. Ekim. 2015) Kadıköy’de ve mümkün olan diğer yerlerde, bu #istifa hareketini başlatacaklar.

14 Ekim 2015 Çarşamba

#Erdoğanİstifa Yurttaşlar Girişimi'nin Bildirisi ve Çağrısı

Yurttaşlara Çağrı
Türkiye’deki tüm sorunların kökü Erdoğan’dır.
Kürtlerle savaş, onun başkanlık ihtirası için başlamıştır; Suriye’de milyonlarca insanın düştüğü durum onun emperyal hayallerinin bir ürünüdür. Yolsuzluk, katliam… Medya operasyonları, yargıya müdahale, delil karartma ve saymakla bitiremeyeceğimiz icraatlar…
Erdoğan’ı demokratik yollarla saraydan def etmeden Türkiye’deki hiçbir sorun çözülemez!
Erdoğan’ı seçimler yoluyla gönderebileceğimizi sananlar sahte hayaller yayarak Erdoğan’a zaman kazandırıyor. Ancak Erdoğan için başkanlık ve hesap verme arasında üçüncü bir seçenek yoktur. Dolayısıyla kendisinden “milli irade”ye saygı duyması beklenemez. Erdoğan orada olduğu müddetçe seçimlerin olacağının veya olsa dahi bunun adil olacağının garantisi yoktur. Seçimde yenilirse, bunu kabul edeceğinin de…

12 Ekim 2015 Pazartesi

Ne Yapmalı?

Gazeteci Can Dündar dünkü yazısını şöyle bitiriyordu:
“Korkmayalım. Yılmayalım. Sinmeyelim.
Şahsi iktidarı için meydanı ateşe veren Nemrud’lara karşı, yangına su taşıyan karıncalar gibi, barışın yanında kümelenerek hiç değilse safımızı belli edelim.
Bu yangını söndürelim.
Nemrud’u devirelim.
Bu güzel sözler ne yazık ki somut içerik ve biçim hakkında bir şey söylemiyor; kategorik olmaktan öteye gitmiyordu
“Bu somutluk bir gazetecinin değil; politikacıların görevidir.” Denebilir.
Peki, politikacı ne yapıyor?