10 Mayıs 2020 Pazar
Canlı Yayın - Pazar Akşamı Sohbeti (20.00 Türkiye Saatiyle)
Pazar Akşamı Sohbeti - Canlı Yayın - Saat: 20.00 - Türkiye saatiyle
İlk canlı yayını izleyenlerin ezici çoğunluğu Cumartesi veya tercihen Pazar günü ve akşam saatlerinde yapılmasını istedi. Başka yayınla çakışmaması için Pazar akşamları saat 20.00 en uygun zaman olarak göründü.
Şimdilik belli bir konu yok. Sorulara göre konu kendiliğinden yön bulacak.
Aşağıdaki linkten canlı yayına geçilebilir.
https://youtu.be/pa5bxd-Xhq8
9 Mayıs 2020 Cumartesi
Koronik - 20. Bölüm - "Geçişsel Talepler" Nedir? - Sosyalist Hareketin Unutulmuş Dersleri
Koronik'in 9 Mayıs tarihli 20. Bölümünde sosyalist hareketin program sorununa yaklaşımının evrimi ve bu evrim içinde "Geçişsel Talepler"in işlevleri ve özellikleri Lenin'in "Yaklaşan Felaket" örneği çerçevesinde ele alınarak, Korona Salgını vesilesiyle ortaya koyulan programın dayandığı mantık anlatılmaya çalışılıyor.
7 Mayıs 2020 Perşembe
Koronik - 19 Bölüm - İşçi Hareketi, Sosyalistler ve "Yeni Sosyal Hareket...
İşçi Hareketi, Sosyalistler ve "Yeni Sosyal Hareketler" başlığı altında 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısından farklı olarak ortaya çıkan hareketlerin özellikleri, neden var oldukları, birbirleriyle, işçi hareketiyle ve sosyalist hareketle ilişkileri ve bunların dersleri ele alınmaya çalışılıyor.
6 Mayıs 2020 Çarşamba
Koronik - 18. Bölüm - Deniz'in Öldürülemediği Taylan'ın Öldürüldüğü O Gün - 23 Eylül 1969
Bugün 23 Eylül imiş. Bir paylaşım üzerine fark ettim.
51 Yıl önce bu gün Taylan Özgür, Beyazıt'ta devletin görevlilerince sırtından vurularak öldürülmüştü.
Bizleri ( o zamanki Dev-Genç'lileri) Taylan'ın ölümü kadar derinden etkileyen başka bir ölüm yoktur. Ancak Taylanın'ölümü bizlere etkisinin ötesinde aynı zamanda politik ve stratejik başka bir kırılma noktasıdır.
Taylan'ın öldürülüşü, Türkiye'nin tarihinde Devlet'in devrimci ve sosyalist gençliğe karşı öldürme dahil her türlü araçla savaş başlatmasının da tarihidir.
O zamana kadar, çoğu küçük burjuva ve memur saflarından gelen ( Örneğin Taylan bir subay, Deniz bir memur çocuğu idi) "münevver gençler"in radikalleşmesi, o zamana kadar bir "gençlik heyecanı" olarak görülüyor ve onların "aşırılıklarına" belli bir toleransla davranılıyordu.
İşte 23 Eylül devletin bu tavrının terk edilmesi, radikalleşen, sosyolistleşen, Marksistleşen ve açıktan devlete karşı tavır almaya başlayan devrimci gençlere karşı öldürnme dahil her türlü yolla devletin gizli aygıtlarının savaş başlatmasının tarihidir. Yani 23 Eylül 1969, politik bir dönüm noktası, bir kırılma noktasıdır. Bugün helikopterden atılan köylülerin kanlı gözlerinde aynı rejim ve politikanın imzası vardır. Ve bu ırkçı bir Türklük ve devletçi bir İslam'la tanımlanmış bu merkezi ve bürokratik devlet cihazı parçalanmadan Türkiye'de en küçük bir demokratikleşme olamayacağının bizzat Devlet'in kendisince tasdikidir.
O gün sadece Taylan öldürülmedi. Aslında Deniz de öldürülecekti. Muhtemelen bir sürü rastlantının üst üste gelmesiyle Deniz ölümden kıl payı kurtuldu ama tutuklandı. Hatta bizler Mustafa Bilgi'nin ölümünden bizleri sorumlu gören Beyazıt'ta toplanmış ve silahlı sağcılar tarafından toplu linçe bile uğrayabilirdik.
Ama sadece bu kadar da değil. Devlet, o sırada kısmen politik İslam bayrağı altında Devlet'in kontrolünden çıkma ve faşistlerden (o zamanlar onlara "Komando" deniyordu, Türkeş'in "komando kampları"ndan hareketle) ayrılma eğilimi gösteren sağcı gençlere, genç islamcılara, karşı da bir saldırı başlatmış (Mustafa Bilgi'nin öldürülmesi) ve bu ölümü, solculara (yani bizlere) karşı bir provakasyona dönüştürme girişiminde de bulunmuştu.
Bu da yıllar sonra açığa çıkan bir sonuçtu. Yani iki taraftan da öldürmek ve sonra bu suçu karşı tarafa yüklemek. Bir kan davasını körüklemek.
23 Eylül 1969 üzerinde ciddi olarak araştırma yapılması gerken bir tarih. Tesadüfen o güne ait Deniz'in bir çok resmi de var. Belki Deniz'in o kısacık hayatında en çok resminin olduğu gün 23 Eylül 1969. Resimler adeta bir film şeridi gibi birbirini izliyor.
Ben o sıralar Deniz ve Taylan'la yakın ilişki içindeydim. Ayrıca biraz da rastlantısal olarak Deniz'in öldürülmeye çalışıldığı sıra yanında idim ve Taylan'la da, Cantekin için yaptığımız anmada, Havuzubahçe'de yanyanaydım ve muhtemelen son konuşanlardan biriydim.
Deniz'in resimlerinin bir kısmının bir arşivde bulunup yeniden yayınlanmasının yol açtığı düşüncelerle o gün üzerine daha ciddiyetle durmuş ve İnternette kısa bir araştırma yapmıştım.
Korona günlerinin başlarında, "Koronik" başlığı altında yaptığım videoların birinde bu konuyu ele almış ve sözlü olarak kısmen de belgelerin (Fotoğraflar ve Gazete küpürleri) görüntüleriyle ele almıştım.
Konuyu ele alırken bazı teknik açıklamalar yapmışım ve laf biraz uzamış. Bu teknik kısımla ilgili İlk 4,5 dakika atlanabilir. Bir de yavaş konuştuğum için bugünkü hızlı kuşakların canı sıkılacağından 1,5 kat hızla izlenebilir.
23. Eylül 2020
Demir Küçükaydın
Koronik'in 6 Mayıs 2020 tarihli bu 18. Bölümünde, Deniz, Yusuf, Hüseyin'in asıldıkları bu günde, 23 Eylül gününün devletin içindeki illegal yapılanmaların radikalleşen gençlere karşı saldırısının öldürmeler ile ileri bir boyuta geçmesini işaret ettiği tezi işleniyor.
2 Mayıs 2020 Cumartesi
Pazar Sohbeti - İlk Deneme - 3 Mayıs saat 13.00'de (Türkiye Saati il 14.00) Youtube'da
3 Mayıs saat 13.00'de (Türkiye Saati il 14.00) Youtube'da ilk canlı yayın denemesi yapacağım. Sohbet edip sorular olursa cevap vereceğim. En uygun zaman ve biçimin nasıl olabileceği üzerine izleyenlere danışacağım.