“Önce seni görmezden gelirler,
sonra seninle alay ederler,
sonra seninle savaşırlar,
ondan sonra sen kazanırsın.
Ghandi
Bitcoin’in tıpkı altın veya gümüş gibi içinde yoğunlaşmış bir emek, yani gerçek bir değer
bulundurduğunu görmüştük.
Bitcoin’in, bir genel
eşdeğer kullanım değerine sahip olabilmek için gerekli tüm özelliklere, hatta
fazlasına sahip olduğunu görmüştük.
Bitcoin’in bir paranın
tam fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bütün özelliklere fazlasıyla
sahip olduğunu da görmüştük.
Şimdi sorun Bitcoin’in bu özellik ve işlevlerine dayanarak
bugün var olan paraların ve paraların dayandığı sistemin yerini alıp
alamayacağı ve alırsa nasıl alabileceğidir.
Burada bilmediğimiz, daha önce hiç karşılaşmadığımız bir
yeni kıtadayız.
Bunun nasıl bir süreç olacağını kestirmeye çalışmak,
birtakım varsayımlar oluşturmak, öngörülerde bulunmak ve ilerde olguların
mihenk taşında bunları kontrol etmek, değiştirmek, dakikleştirmek, yanlış ve
işe yaramaz olanlarını terk etmek gerekiyor.
*
Bu kendiliğinden bir süreç olmayacaktır muhtemelen.
Bir yandan ekonomiye ve değer yasasına damga vuran
kuvvetlerin etkisi hissedilecektir.
Örneğin, herhangi bir ülkede, daha önce Yunanistan, Kıbrıs,
Kolombiya, Zimbabwe gibi ülkelerde görüldüğü gibi enflasyon ortaya çıktığında
insanların doğrudan değer yasasının etkisi ile Altın gibi Bitcoin’e kaçarak
enflasyonun etkilerine karşı korunmaya çalışacakları öngörülebilir.
Elbette, hükümetler de boş durmayacaklar, çeşitli zamanlarda
yaptıkları gibi Bitcoin’i kullanmayı, bulundurmayı, alışverişi yasaklamaya
çalışacaklar, onlara ağır cezalar verme yoluna gideceklerdir.
Tarihte bunun örnekleri çoktur.
Çin’de Kubilay Han, 1294’te kağıt para çıkarmış ve altın
kullanımını yasaklamış, kağıt parayı kabul etmeyenlere ölüm cezası verileceğini
ilan etmişti.
XV. Lui 1720’de Fransa’da özel olarak altın bulundurmayı
yasaklamıştı.
1923’de Weimarer Cumhuriyeti Altın bulundurmayı yasaklamıştı.
1933’de ABD’de 100 dolardan fazla altın bulundurmak
yasaklanmıştı.
Bütün “Sosyalist Ülkeler”de özel şahısların altın
bulundurması yasaktı.
Bu liste uzatılabilir.
Bütün bu yasakların hiçbirisi tam anlamıyla iş görmemiştir.
Hatta istenenin tam tersine sonuçlar doğurmuş, bir paralel piyasa ve karaborsa oluşmuştur.
Hukuki yasalar ekonominin yasaları karşısında fazla
direnemezler.
Bitcoin’de de benzer durumlar olacağı öngörülebilir. Yasaklar
karşısında muhtemelen paralel Bitcoin ekonomileri ortaya çıkacaktır. Ve bu
dijital ve evrensel para karşısında hükümetlerin eli kolu altından çok daha
bağlı olacaktır.
Ancak her krizin, her yasağın, Bitcoin’e olan talebi
arttıracağı ve başlangıçta bir korku yaratsa ve düşüşe yol açsa bile, Bitcoin
ağının yayılmasına da hizmet edeceği öngörülebilir.
Ancak Bitcoin’in esas büyük yükselişini, ülkeler çapındaki
krizlerde, enflasyon yükselmelerinde değil, dünya çapındaki krizlerde
yaşayacağı öngörülebilir.
Bugün dünyada aşırı bol para var. Tam bankalar kredi olarak
para (Giral Para) basıyorlar. Kriz tem bir mali kriz olarak er veya geç
patlayacaktır.
Bu Bitcoin’e karşı büyü bir yöneliş ortaya çıkarabilir.
Bu durumda birçok büyük ve zengin devletin ortak kararlarla Bitcoin’e
karşı yasak ve yaptırımlar uygulamaları mümkündür.
Ancak bunlar muhtemelen temel yurttaş haklarına bir saldırı
ile de uygulanabileceğinden, hem direnişi, hem de uzun vadede Bitcoin’in
yayılmasını ve tanınmasını da arttıracakları ön görülebilir.
Bitcoin hükümetleri ve bankaları büyük bir açmaz karşısında
bırakacaktır muhtemelen.
Onu yasakladıkları, onunla savaştıkları takdirde başarı kazanamayacaklardır
uzun vadede.
Yasaklamaktan vaz geçip Bitcoin’le rekabete girerek onunla
mücadele yöneldikleri, örneğin bankaların vez devletlerin kendi elektronik cüzdan ve
paralarını çıkarmaları durumunda ise, Bitcoin’i ve Cüzdanların nasıl kullanılacağını
yeryüzündeki milyarlarca insana öğretip, Bitcoine geçişin kolayca
yapılabileceği alışkanlıklar yaratacaklardır ve ellerinde olmadan yine Bitcoin’e
hizmet edeceklerdir.
Elbette milyarlarca insan, güvenilir ve kimsenin kontrol
etmediği bir para varken Devletlerin ve bankaların çıkardıkları paralara
iltifat etmeyeceklerdir.
Bu nedenle devletlerin ve bankaların Bitcoin karşısında
girecekleri savaşı uzun vadede
kaybetmelerinin kaçınılmaz olduğu öngörülebilir. (Tabii kartları yeniden
karıştıracak bir teknik değişiklik vs. olmadığı taktirde.)
*
Bitcoin üzerinde sınıf mücadelesinin etkileri görülecektir.
Egemen sınıflar, var olan uluslar ve ulusal devletler
sistemi olmadan egemenliklerini sürdüremezler. Bitcoin ise, bir dünya parası
olarak bu devletlerin ve ulusların kontrolü dışındadır. Dolayısıyla onların varlığına
ve gücüne karşı temel bir tehdittir. Bu nedenle, devletlerin, egemen
sınıfların, onların partilerinin Bitcoin’e karşı ideolojik ve politik bir savaş
vermeleri kaçınılmazdır.
Bitcoin ister istemez politik mücadelenin hem konusu hem de bir alanı olacaktır.
İnsanların Bitcoin almaları, bulundurmaları, Bitcoinle alışveriş yapmaları var
olan sisteme bir meydan okuma, bir tehdit olarak algılanacaktır. Dolayısıyla Bitcoin,
Kriz ve enflasyon dönemlerinden bağımsız olarak, sınıfsal bir tehlike olarak
görüldüğü için, var olan sisteme bir tehdit olarak görüldüğü için bir savaş
konusu ve alanı olacaktır.
Bitcoin’in geleceğini bu savaşların sonuçları
belirleyecektir.
*
Bitcoin geniş çoğunluğun ilgi ve bilgi alanına hep
Borsa’daki iniş ve çıkışlarıyla geldi.
Bitcoin hakkındaki bütün beyanları, makaleleri, incelemeleri
okuyan şunu görür: bunların hepsi ya Bitcoin’in borsadaki iniş ve çıkışlarıyla
ilgilidir ya da Bitcoin’in dayandığı teknoloji olan Blockchain’le ilgilidir.
İdeal bir dünya parası olarak Bitcoin’in nasıl var olan Para
sisteminin yerini alacağı üzerine hiçbir inceleme çabası, hatta bunun neredeyse
konu edildiği bile görülmez.
Konu edildiğinde de son derece kestirme ve mekanik
yaklaşımlar olduğu görülür. “Bitcoin’in
fiziksel varlığı yoktur, hiçtir” veya “Bitcoin
tıpkı altın gibidir dijital altın olacaktır” gibi.
Bitcoin’in başarısı veya başarısızlığı, onun borsadaki
fiyatının yükseliş ve düşüşlerinden çıkarılamaz.
Yanlış sorulara doğru cevaplar verilemez.
*
Bitcoin’in başarısı onun yaygınlığından çıkar.
Bitcoin’in başarısının önkoşulu önce onun bir geniş ağ
oluşturmasıyla bağlantılıdır. Çünkü ağ olmadan Bitcoin para olarak Kullanım
Değerini gerçekleştiremez.
Bitcoin ağı demek, Bitcoin cüzdanları (Wallet) demektir.
Çünkü Bitcoin ve Bitcoin cüzdanı ancak birlikte olduklarında
bir kullanım değerine sahiptirler.
Öte yandan Bitcoin’in bir kritik kütlenin altında para
olarak fonksiyonlarını yerine getirmesi, kullanım değerinin gerçekleşmesi de
pek mümkün değildir.
İstediğiniz kadar cüzdanınız ve cüzdanınızda Bitcoin olsun,
onu bir ödeme veya alışveriş aracı olarak kabul eden yerler yoksa hiçbir
kullanım değeri olmaz.
O halde sorular şöyle sorulmalıdır:
Yeryüzündeki insanların yüzde kaçında bir Bitcoin cüzdanı
(Wallet) var?
Yeryüzündeki işyerlerinin yüzde kaçı Bitcoin’i bir alışveriş
ve ödeme aracı olarak kabul ediyor?
Yeryüzündeki alışverişlerin ve ödemelerin yüzde kaçı Bitcoin’le
yapılıyor?
Yer yüzündeki para miktarı nedir? Bunun yüzde kaçı Bitcoin’dir?
Bitcoin’in başarısını ölçebilecek parametreler esas olarak
bunlar veya benzerleri olabilir.
*
Bir fikir sahibi olmak için belli başlı Bitcoin cüzdanlarının
Android telefonlar için ne kadar indirildiğine baktık.
Baktıklarımdan birkaçına bir milyon veya beş milyon arası indirildi
diye bir rakam verilmiş.
Bazı yenilerinde ise 500 bin ile bir milyon arası.
Birçok kişide muhtemelen denemek için birkaç cüzdan
bulunuyor olabilir.
Bunu hesaplamayalım ve bonkör davranalım ve 10 Milyon
insanda Bitcoin cüzdanı var diyelim.
Bir de kimi borsa şirketlerinde Bitcoin alıp satanları,
online cüzdanı veya Hardware cüzdanı olanları da yine bol keseden 10 milyon diye
var saysak.
Şu an yeryüzünde 20 milyon insanda Bitcoin cüzdanı var
diyebiliriz.
Bu bir hiçtir.
Bitcoin kabul eden iş yerlerine gelince durum daha da
kötüdür.
Bitcoin kabul eden yerlerin isim ve adreslerinin toplandığı
sayfalar var ve örneğin koca Almanya’da birkaç yüzü geçmiyor. Kaldı ki bunların
çoğu da sembolik. Ya reklam ya da politik bir angajman amaçlı ve Bitcoin’i
desteklemek için.
Yeryüzündeki alışveriş ve ödemelerin ise ihmal edilebilecek,
hiç hesaplamaya değmeyecek kadar küçük bir miktarı Bitcoin ile yapılıyor diyebiliriz.
Aslında bugün için Bitcoin ile yapılan Transaksiyonlar, Bitcoin’i
bir para olarak kullanmıyorlar, Bitcoin kendisinin bir meta veya hisse senedi gibi
alınıp satılmasıyla ilgili. Bitcoin ile bir mal ya da hizmet alan neredeyse sıfır.
Yeryüzündeki para miktarı içinde tüm dijital paraların
miktarına gelince, dünyadaki paranın %99,85’i bildiğimiz diğer paralar. İhmal
edilebilecek kadar küçük bir bölüm dijital paraların toplamı. Gazetelerin büyük
harflerle ve sansasyon merakıyla Dijital paraların toplam değeri şu kadar milyar
değer oldu demelerine bakmayın % 00,2 bile değil.
Rakamlar ortada.
Bitcoin’in şu ana kadar bir eşdeğer olarak henüz hiçbir
başarısı yoktur.
Başarısı ise milyarlarca insanı ve iş yerini kapsayan bir ağ
oluşturmasına bağlıdır. Bitcoin’in kullanım değeri, yani genel bir eşdeğer
oluşu o zaman gerçek olabilir.
Rakamlar mutlak olarak alınmamalı ama şöyle diyebiliriz, en
azından iki milyar insanın telefonunda bir Bitcoin cüzdanı applikasyonu olması;
bunların cüzdanlarında küçük de olsa bir miktar Bitcoin bulundurması, dijital
paraları kabul eden yerlerin değil, etmeyenlerin sayılması ve en azından
bugünkü tüm para içindeki fiziksel para miktarı kadar bir miktarın, yani yüzde
sekizin Bitcoin olması gerekiyor ki Bitcoin’in kendisini bir para olarak kabul
ettirebilmesi ve bugün var olan sisteme bir alternatif olarak çıkabilmesi
mümkün olabilsin.
*
Bu nedenle Bitcoin’in şimdiye kadarki tarihinin bir paranın
tüm özelliklerine sahip olduğunu ve bütün işlevlerini yerine getirebileceğini
gösterme, bir güven oluşturma dönemi olduğunu söyleyebiliriz.
Bitcoin şimdi ikinci bir aşamanın, bir ağ oluşturma ve kendi
gerçek kullanım değerine kavuşma döneminin eşiğine gelmiş gibi görünüyor.
Bitcoin’in bir ağ oluşturması gerekiyor.
Ama bu da konuyu ağların oluşumlarını düzenleyen yasalara
götürür.
Ağlar konusu yirminci yüzyılın başında ilk kez telefonların
ortaya çıkışıyla gündeme gelmiş, ekonominin bir alt kolu olarak ele alınmış ve
genellikle oyun teorilerinde de belli bir yer bulmuştur.
Konuyu şöyle açıklayabiliriz.
Bir ürünün kullanım
değerini gerçekleştirmesi genel tüketici kütlesine bağlı ise burada bir ağ etkisi oluşur.
Örneğin telefonunuz var diyelim ama kimsenin telefonu yoksa,
telefonun bir yararlılığı, yani kullanım değeri olmaz.
Telefonu olanların sayısı ne kadar artarsa, sizin için telefon
o kadar kullanışlı hale gelir ve kullanım değerinde bir yükselme olur.
Hatta burada şunu da ekleyebiliriz. Ağlarda, kullanım
değerindeki yükselmeye bağlı olarak, değişim değerinde, yani fiyatında bir
düşme de olur genellikle. (Tekel ve standart oluşması durumunda bu eğilim
durabilir.)
Öte yandan bazı malların kullanım değerinin gerçekleşmesi
başka bazı malların da beraber olmasına bağlıdır. Bunlara ortak talebi olan mallar
denir.
Örneğin Jilet ve Tıraş makinesi böyledir. Tıraş makineniz
var ama jiletiniz yok veya jiletiniz var ama tıraş makineniz yoksa bunların hiç
birini kullanamazsınız.
Başka meşhur örnekler olarak şunlar sayılabilir: Petrol
lambası ile petrol, Benzin ile Araba, Kulaklık ile Walkman, Bilgisayar ve
program.
Bu bağlılık nedeniyle, Türkiye’de tıraş bıçağına adını veren
Jilet firması bedava tıraş makinesi dağıtmıştır, Rockefeller’in Çin’de
bedavadan petrol lambası dağıtması veya bugün yazıcıların olağanüstü ucuz
olması ve onların esas mürekkeplerinin satışıyla para kazanılması bunun örnekleridir.
Bitcoin ile Walet (Cüzdan) arasındaki ilişki de böyledir.
Ayrıca sadece Bitcoin ve Wallet arasında değil, Bitcoin kabul eden yerler ve Bitcoin
ile ödeme yapan yerler ile, Bitcoin sahibi tüketiciler arasında da böyle bir ilişki
vardır. Bitcoin kabul eden yerler yoksa, Cüzdanınızdaki Bitcoin işlevsiz kalır.
Tersi de aynı şekilde.
*
Malların kullanım değerinin gerçekleşmesinin bağlı olduğu
ağların oluşumunda belli yasalar ya da etkiler veya kuvvetler tespit edilmiştir.
Bunların en bilinenleri şöyle ifade edilebilir:
Beckstrom yasası:
bir ağın değeri onun işlemlerinin net değerine ve kullanıcı sayısına eşittir.
Reed yasası: Bir
ağın yararlılığı büyüklüğü ölçüsünde katlanarak (Geometrik diziyle) artar
Metcalfe yasası: Bir
iletişim sisteminin faydası, katılımcılar arasındaki muhtemel bağlantı
sayısıyla orantılı olarak artar,
Yani bağlantı olanakları kullanıcı sayısından çok daha fazla
artar. Örneğin iki kişi arasındaki bağlantı iki yönlü olabilir. Ama üç kişi olunca
sayı altıya çıkar, dört kişi olunca 12 olur ve bu böylece gider. Yani ağ
büyüdükçe faydası maliyetinden daha fazla büyür. Bu nedenle birçok telefon hattı
şirketi çok ucuz olarak, müşteriyi kendine bağlamak için bedava telefonlar
verir.
Bir de dikine etkileşimler denebilecek dolaylı etkiler de
vardır.
Öğrenme etkileri vardır.
Penguen etkisi vardır. Bir penguen suya atlamak için bekler
ki başkası atlasın aşağıda bekleyen avcıya kurban olsun. Sonunda bir penguen
atlayınca, o nasıl olsa yem oldu veya risk yok diye bütün penguenler peş peşe
suya atlar. Ketçapın boşalması gibi, önce sallarsın sallarsın akmaz ama sonunda
hepsi birden dökülür.
Bu gibi yasaların yön verdiği hareketler sonucunda bir
kritik kütleye ulaşıldığında artık sistem kendi kendini yeniden üretebilir hale
gelir.
İşte Bitcoin’in bu yasaların ya da kuvvetlerin etkisi
altında bir ağ oluşturabilecektir.
Ama bu kuvvetler ya da yasalar borsadaki yükselme ve
düşüşlerin, hukuki yasakların, ideolojik ve politik mücadelelerin etkisi
altında onlarla karşılıklı ilişki içinde karmaşık ve diyalektik ilişkiler
içinde iş görebilirler.
Örneğin Bitcoin’in henüz hiçbir kullanım değeri olmadan bir
spekülasyon nesnesi olarak yükselişleri onun tanınmasına, birçok insanın küçük
de olsa bir miktar Bitcoin almasına yol açmaktadır. Bitcoin borsada böyle bir
spekülasyon nesnesi olmasaydı aniden böyle büyük bir tanınma yaşayamazdı. Bu
nedenle ilk yazımızda Bitcoin’le spekülesyon yapanlar veya hızla çok para
kazanmayı hayal edenler, tıpkı burjuvazinin mezar kazıcılarını yetiştirmesi
gibi, Bitcoin’e istemeden hizmet ediyorlar diye yazmıştık.
Bitcoin’e saldıranların durumu da öyle sayılabilir. Esas
tehlike yok sayılmaktır. O zaman marjinal olmanın dışına çıkmak mümkün
değildir.
Borsadaki iniş ve çıkışlar, Bitcoin’in bir ağ oluşturmasına
ihtilaçlı, yani iniş çıkışlı bir karakter kazandırmaktadır.
Uzun vadede bakıldığında Bitcoin sürekli yükselme
eğilimindedir. Çünkü henüz insanların çok küçük bir bölümü Bitcoin’den
haberdardır, onların da çok küçük bir bölümü biraz Bitcoin almıştır, onlardan
da küçük bir bölümünün Bitcoin cüzdanı vardır.
Bitcoin’in önünde sahipsiz denebilecek “boş topraklar”
vardır. Bitcoin’den haberi olmayan, çok büyük bir riske girmeden biraz kaç yüz
dolarlık Bitcoin alıp onu saklayabilecek veya neymiş diye öğrenmek veya denemek
için alacak yüz milyonlarca insan bulunmaktadır.
Borsa iniş çıkışları olmasa bile sırf bu olağan yayılması
içinde Bitcoin’in fiyatı sürekli yükselme içinde olacaktır. Çünkü arzı sabittir
ve talebi yükselecektir. Alanlar ellerinde tutmaktadırlar (“Hodling”).
Ama işte tam da burada borsanın etkisi devreye girmektedir. Bitcoin’in
olağan yükselişini sürdürmesi, yeni insanların ondan haberdar olup bir parça
alması, onun değerinin yükselmesine yol açmaktadır. Ama bu yükselme Bitcoine
spekülasyon amacıyla yönelmeye yol açmakta, bu sefer yükseliş hızlanmakta,
yükseliş hızlandığı için daha çok insan Bitcoin’den haberdar olup Bitcoin
almakta, bu talebi arttırıp tekrar fiyatının yükselmesine yol açmakta ve bu
böyle bir kartopu etkisiyle büyümektedir.
Sonunda balon bir yerlerde patlamakta ama uzun vadede hiçbir
zaman eski seviyelerin altına düşmemektedir. Genel yükseliş eğrisi devam
etmektedir. Eğer bu borsa yükseliş ve çöküşleri sarfı nazar edilirse Bitcoin’in
değerinin istikrarlı bir biçimde büyümeye devam ettiği görülür.
Benzeri bir ters etki bazı yasaklarda da görülmektedir. Bir
yasak vs. geldiğinde bu sefer ani düşüşler olmakta, ama yine aynı nedenle, yani
Bitcoin ağının olağan genişlemesi ve henüz bir doygunluktan çok uzak olması
nedeniyle düşüş eğrisinin yerini tekrar yükseliş eğrisi almaktadır.
Bitcoin miktarının artışı çok yavaştır (sanırım şu aralar 10
dakikada bir 12 Bitcoin) ve giderek de yavaşlayacağından sabit olarak bile
kabul edilebilir. Ama Bitcoin’i her gün birlerce insan ilk kez duyup alacaktır.
Bu nedenle talep her zaman yükseliş eğiliminde olacaktır. Bu da Bitcoin’in
fiyatını sürekli yükseliş eğiliminde tutacaktır.
Genel olarak Bitcoin fiyatının, uzun vadelerde, borsa
dalgalanmalarından veya politik gelişmelerin yarattığı dalgalanmalardan arınmış
olarak, Bitcoin’in arzını sabit kabul edersek, Bitcoin ağının büyümesi oranında
(Bitcoin cüzdanlarının artışı oranında) artacağını varsayabiliriz. İyi bir
matematikçi biraz düşünerek, bu bağlantıları gösterecek bir formül bile ortaya
çıkarılabilir.
Keza Bitcoin deflasyonunun iki farklı biçimi de ayrılabilir.
Bitcoin’in bir dünya parası olduğun var sayalım. Böyle bir
durumda Bitcoin kullanıcı sayısının büyümesi durmuş, doygunluğa ulaşmış olsun.
Ama yaratılan zenginlikler ve mallar büyüdükçe, insanlar ellerindeki Bitcoinlerle
daha fazla mal alabilir hale geleceklerdir. Yani emek üretkenliğindeki ve
üretimdeki artışlar, fiyatlardaki düşüşlere yansıyacak aynı Bitcoin miktarıyla
hep artan oranlarda mal alınabilir olacaktır.
Bu şekilde Bitcoin’in değer artışına Nispi Deflasyon diyelim.
Ama Bitcoin, henüz doygunluğa ulaşmadan önce, ama belli bir
kritik kütleyi aşıp kullanım değerini gerçekleştirebilir, yani paranın
işlevlerini gerçekleştirebilir hale gelince de yeni kullanıcılara ulaştığı
için, ağ büyümesi nedeniyle, hem kullanıcılar hem de Bitcoin ile alış verişi
yapılabilecek malların ve hizmetlerin miktarı artacağından doygunluğa ulaşacağı
döneme göre çok daha hızlı bir değer artışı, yani deflasyon yaşayacağı
öngörülebelir.
Talebi arttıran hem kullanıcıların hem de hizmet ve malların
artması olacaktır. Buna da Mutlak Deflasyon diyelim Marks’ın mutlak ve nispi
artık değer kavramına anıştırma yaparak.
Yani Bitcoin’in deflasyoner özelliği sadece belirli
miktarlarda olması ile ilgili değildir.
Ağ oluşma döneminde, onu kullananların ve onunla alınacak
malların sürekli büyümesiyle de bağlantılı olacaktır muhtemelen. Bu nedenle
değil bir Bitcoin 500.000 dolar, bir milyon dolar veya üzeri de olabilir.
Bitcoin ağ etkisi altında büyüdüğü dönemde büyük ölçüde
mutlak deflasyon, bir dünya parası olduğunda da nispi deflasyon yaşayacak diye
öngörülebilir.
28 Aralık 2017 Perşembe
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder