Kürt Özgürlük Hareketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kürt Özgürlük Hareketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2023 Cumartesi

“Millet İttifakı” Yenilgiye, HDP Hezimete Gidiyor - “Millet İttifakı” Yenilgiden, HDP Hezimetten Nasıl Kurtulabilir?

Başlığın zorladığı şu soruyla başlayalım.

Peki neden Millet İttifakı yenilgiye gidiyor da HDP hezimete?

Muhalefetin yenilgisi, Millet İttifakının da HDP’nin de yenilgisi olacak, aynı sonuç Millet İttifakı’nda yenilgi sonucuna yol açarken neden HDP’de hezimet sonucuna yol açsın ki? Bunda bir mantıksızlık yok mu?

Yok.

Aynı olgunun farklı özneler için farklı sonuçlar vermesinin iki nedeni var.

19 Ekim 2022 Çarşamba

İsyanla Oynanmaz! (17 Ağustos 2015) Dünden Bugün İçin Dersler

Bu videoda geçen videoda sözünü ettiğimiz 2015'te 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreçte yazdığımız, "İsyanla Oynanmaz" başlıklı yazıyı kısmen okuyarak bugünkü çizginin aynı temel yanlışlarla malul olduğunu örneklerle ve tarihsel deneylerden örneklerle göstermeye çalışıyoruz.

4 Ocak 2021 Pazartesi

2020 Yılı Yazıları

 


2020 Yılı Yazıları Derlemesi. derlemede ayrıca bu dönemde yaptığımız görsel yayınların konuları ve linkleri de bulunmaktadır.

Kitap PDF ve EPUB formatlarındadır. PDF formatı Tabletler için optimize edilmiştir. ( Kenarları daraltıldığı için sayfayı doldurur ve daha rahat okunur.) EPUB ise standart tüm epub okuyucularda okunabilir. İndirmek veya yandex diskinize kopyalamak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

26 Şubat 2020 Çarşamba

HDP Kongresi’nden Sonra - HDP’yi Reorganize Etmek Gereği


Birkaç gün önce HDP kongresini yaptı. Yine aynı şekilde gerçek kongrenin “bileşenler” ve Kürt siyasi hareketini oluşturan güç ve eğilimlerin arasındaki görüşmelerle, (eski bir Dev-Genç başkanı bu işleyişe “Müşavereler ile karar alınıyor” diyerek anti demokratik işleyişe demokratikmiş gibi bir isim vermeyi de beceriyor) alınan kararların aslında sadece sembolik politik mesajlar vermeye (coşkulu katılım, belli politik güçleri temsil eden misafirler ve mesajları vs.) yönelik bir mizansen kongre idi bu.
HDP’ye eleştiri ve önerilerde bulunanların (aslında çok da yok. Bilgen ve Şık’ın en cesur denebilecek çıkışları yaptığı söylenebilir) bile somut olarak bir şey demediği ve itiraz etmediği bir durum bu.
Bu kabullenme elbette açıklanabilir ve bir dereceye kadar anlaşılabilir. Bu durumu bir analoji daha iyi anlamayı sağlayabilir. Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin Kürt Özgürlük Hareketi karşısındaki durumu, yirminci yüzyılda, dünyadaki demokratik, özgürlükçü, barışçı ve sosyalist hareketlerin Sovyetler karşısındaki durumuna benzemektedir.

17 Mayıs 2018 Perşembe

Erdoğan’ı Yenmek İçin HDP’nin Hata Yapmaması Gerekiyor: Bir Örnek Olarak Pervin Buldan’ın Yanlışı


Şimdi aynı gün gazetelerde yer alan şu iki habere bakalım.
15 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesi:
Meral Akşener'den şimdiye kadarki en net Demirtaş açıklaması” başlığı altında haberde şu sözler yer alıyor:
İYİ Parti genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener bugün yabancı basınla buluşmasında Demirtaş'ın tutukluluğu ile ilgili soru üzerine şunları kaydetti:
"Demirtaş henüz bir sanık, hakkında bir hüküm verilmedi. Dolayısıyla diyelim ki seçimler bitti, aradan üç ay geçti ve kendisi beraat etti. Peki o aradaki seçim kampanyasındaki rekabet eşitsizliğini Türkiye nasıl izah edecek?"
 Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Demirtaş'ın adaylığını resmen tescil ettiğini hatırlatan Akşener, "Biz hukukun herkes için eşit, tarafsız ve objektif işlemesi gayreti içindeyiz. Siyasetçilerin, aydınların, gazetecilerin tutuklu olarak yargılanmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Aday gösterilmiş bir kişinin de kampanyasını rahatlıkla bizlerle eşit koşullarda yapmasını isterim" dedi.

18 Mart 2018 Pazar

Afrin’in Düşüşü


Dün (17. Mart.2018 Cumartesi) günü, birkaç gündür dikkatimizi çeken gelişmeler üzerine Facebook’ta şu kısa notu paylaşmıştık.
“Garip durumlar.
Galiba YPG Afrin'de savaşmayıp boşaltacak veya Afrin'de sadece bir intihar ekibi bırakıp savaşçılarının çoğunu dışarı çıkaracak. Erdoğan'ın girdik giriyoruz demesi bununla ilgili olabilir. Çünkü günlerdir YPG'nin bugün şu kadar vurduk şu kayıpları verdik bildirisi yok. PKK yöneticileri Afrin konusunda hiçbir şey söylemiyor ve başka konulardan söz ediyorlar. Aydın Selcen YPG Afrin'i Türkiye'ye teslim edecek demişti. Neden böyle konuştu diye garibime gitmişti. Anlaşılan belli bir bilgiye dayanıyor. Bakalım YPG nasıl bir mücadele stratejisi belirledi? Çünkü Murat Karayılan yeni bir stratejiye geçileceğini söylemişti. Anlaşılan Gerilla yapılacak. Alan savunması yapılmayacak.”
Anlaşılan dünkü notta bir ihtimal olarak dile getirdiğimiz, Afrin’in savaşmadan teslim edilebileceği olasılığı şu an gerçekleşiyor.

12 Şubat 2018 Pazartesi

Demirtaş’ın Eş Başkanlıktan Tasfiyesinin Kroniği - Kim Kazandı?

“Önder Apo'nun Kürt sorununun çözümü konusunda da ön açıcı çözümlemeleri olmuştur. Bunları devlet, iktidar ve ulus çözümlemelerinden ayrı ele almak mümkün değildir. Özgürlükçü, demokrat ve bir sosyalist olarak Kürt sorununun çözümünü devlet olmada değil, demokratikleşmede görmüştür. 20. yüzyılda çekilen büyük acılar esas olarak, her ulusa bir devlet anlayışının, kapitalizmin ve onun siyasal formu olan ulus devlet anlayışı sonucu olduğunu ortaya koymuştur. Bu açıdan bölge ülkelerinde demokratik devrimi ve demokratikleşmeyi hedefleyen bir mücadele çizgisini Kürt halkının ve Özgürlük Hareketi'nin önüne koymuştur. Eğer inkar ve soykırım politikası yoksa, demokratik siyasal çözüm zihniyeti varsa çatışma içine girmeden sorunu çözebileceğini herkesin önüne koymuştur.”
HDP’nin dün yaptığı Kongre Demirtaş’ı başkanlıktan alma kongresiydi. (Bu kongrenin iktidarın baskılarına karşı bir direniş ve HDP’yi sahiplenme gösterisi yanını herkes yazdı yazıyor yazacak. Bunlar sorunun esas önemli yanı değildir. Önemli yanı tartışmadan kaçırmanın aracıdır.) Bu amaca ulaşıldı.

9 Şubat 2018 Cuma

Kandil’e Acil ve Açık Bir mektup

Konu HDP’nin bu hafta sonu toplanacak kongresi ve Selahattin Demirtaş’ın eş başkanlığa yeniden seçilip seçilmeyeceğidir.
Peki açık bir partinin alacağı kararlar hakkında Kandil’e açık ve acil bir mektup yazmak; Kandil’i muhatap almak yanlış bir davranış olmuyor mu?
Hayır, olmuyor ve olmaz.
Olmaz, çünkü Kandil (ve İmralı), HDP’nin ve üzerinde yükseldiği Kürt Özgürlük Hareketinin ne düşünüyor, ne diyor diye gözlerini diktiği yerdir.
Olmaz, çünkü Kandil’de bu hareketin kıvılcımını çakmış, savaşlarda pişmiş önderler ve bu hareketi oluşturan ulusal baskı altındaki bedel ödeyen geniş yığınların oğulları, kızları bulunmaktadır.
Bu bütün politik analizlerde ve davranışlarda göz önüne alınması gereken sosyolojik bir gerçektir.

31 Ocak 2018 Çarşamba

Afrin’in Gölgesinde Tet Saldırısı – 68’in Ellinci Yılı

Bu yıl aynı zamanda 1968’in de ellinci yılı.
68’i herkes duymuştur ve bilir. Şimdi yetmişine dayanmış ve işi bitmiş benim kuşağım 68 kuşağı diye bilinir.
Ama 68’in 30 Ocak’ta (yani dün) Vietnam’da Tet Saldırısı’yla başladığını hatırlayan ve bilen pek yoktur. Bu yıl Tet Saldırısı üzerine hemen hiçbir şey çıkmadı dense yeridir. 68 üzerine yazılar muhtemelen Mayıs ayında, yazılacaktır. Ama 68 aslında 30 Ocak’ta başlayan Tet Saldırısı’yla başlamıştı.
30 Ocak 1968’de Vietnam’daki Budistlerin yeni yıl (Tet) tatilinde seksen bin Vietkong gerillası ve kuzey Vietnamlı savaşçı, yüze yakın yerde aynı anda bir saldırı başlatmıştı ABD’ye ve onun desteklediği Güney Vietnam diktatörünün ordusuna karşı. Amerikan Elçiliğine bile saldırılmıştı. Bu saldırı bütün dünya tam bir şok yaşamıştı. Bu saldırının şokuyla beş ay sonra Londra. Berlin, Paris, İstanbul’da üniversitelerde ayaklanmalar başlayacaktı.

29 Ocak 2018 Pazartesi

Afrin Savaşına Karşı Çıkan Berlinli Türklerin Girişiminin Anlamı ve Önemi

Bir hafta önce, Afrin saldırışı başladığında bir avuç Berlinli Türkiyeli solcu, sosyalist veya demokrat başka bir vesileyle (Selahattin Demirtaş’ın tekrar başkan olmasını talep etmek ve desteklemek için) buluşmuşlardı.
Afrin saldırısı başladığından, esas buluşma konusunu bir yana bırakarak Türk devletinin başlattığı savaşa karşı neler yapabileceklerini konuştular ve önce daha geniş bir toplantı hazırlamaya karar verdiler.
Buraya kadar özel, üzerinde durmaya değer bir durum yok.
Ama toplantıda daha geniş toplantının çağrısının hangi özne adına yapılacağı konuşulunca, epey bir tartışmadan sonra “Berlinli Türkler” olarak yapılmasına karar verildi.
Ve çağrı “Berlinli Türkler de Afrin Savaşı’na karşı çıkıyor” başlığıyla yapıldı.

6 Ocak 2018 Cumartesi

Selahattin Demirtaş Tekrar Başkan Seçilmelidir

İki gün önce Selahattin Demirtaş’ın 11 Şubat’ta gerçekleşecek olan HDP kongresinde aday olmayacağına dair partiye ve kamuoyuna yazdığı mektup açıklandı.
Lafı hiç uzatmadan söyleyelim.
Demirtaş’ın bakanlığı sorunu hukuki ya da örgütsel bir sorun değil, politik bir sorundur.
Politik sorunlar da politik mücadelenin hedefleri ve yöntemleri olarak tartışılırlar ve tartışılmalıdırlar.
Aşağıda temellendirmek üzere talebimiz ve görüşümüz, bu konuda görüşünü hemen açıklayan Recep Maraşlı’nın da dediği gibi, Demirtaş’ı kongrede (kimsenin oyuna karışamayız ama mümkün ise oy birliğiyle) tekrar başkan seçip, ayakta alkışlamak gerekir.
Doğru politik tavır bu olabilir.

30 Haziran 2017 Cuma

#ADALET Yürüyüşü ve HDP’nin “Hal-i Pürmelâl”i

Özellikle #ADALET Yürüyüşü başladığından beri HDP’nin ne dediğini, nasıl bir politika izlediğini anlayan varsa beri gelsin.

Pervin Buldan: “#ADALET herkes için istenirse #ADALET olur. Sadece kendilerine yapılan haksızlıklar için #ADALET aramak yanlıştır. Bizler yürüyen yurttaşlarımız Kandıra’ya ulaştıklarında manevi bir karşılama yapacağız. Fakat yürüyüş Edirne’ye kadar uzatılırsa bizler de #ADALET arayışlarının samimiyetine inanarak dâhil oluruz.”

27 Nisan 2017 Perşembe

Antrakt (Ara) Bitti

Referandumun bitişi ve Türkiye’nin Şengal ve Rojava’ya saldırılarıyla birlikte, güçlerin yer alışı, 7 Haziran sonrasından, referandum arifesindeki günlere kadar olduğu gibi, fabrika ayarlarına dönmüş bulunuyor.
Çekirdeğinde Erdoğan-Ergenekon ve Genelkurmay’ın bulunduğu, parlamentoda AKP, MHP, CHP tarafından temsil edilen, Kürt Özgürlük Hareketi ve müttefiklerini tecrit edip ezmeye yönelik devletçi-ulusalcı-İslamcı bloktakiler tekrar yerlerini aldılar.
Referandum öncesinde Erdoğan’ın başkanlık hevesi nedeniyle bu blokta geçici bir çözülme olmuş; ulusalcı-devletçi-İslamcı bloktaki, ulusalcılar ve devletçi kesimin bir kısmı, hem laik yaşam tarzındaki kesimlerle bağları; hem de Erdoğan’ın elde ettiği güçle ilerde kendilerini de tasfiye edeceği korkusuyla, geçici bir süre başkanlığa karşı saflarda yer aldılar ve egemen cephedeki bu çatlak, referandumun sunduğu sınırlı olanaklarla da birleşince, bizlerin biraz olsun toparlanmamız için, küçük de olsa bir olanak yarattı.

10 Ekim 2016 Pazartesi

“Türkiye Nereye Gidiyor?” ve Ne yapmalı?

Başlıktaki konu Mesele’nin Ekim sayısının tartışma konusu olarak belirlenmiş. Bu konuda bir yazı yazmam istendi. 20.000 vuruşu aşmaması gerektiği söylendi. On bin vuruşu aşmamayı deneyelim.
Birinci vuruş: Türkiye diye bir “şey” yoktur.
Bir toprak parçasının resmi adı olabilir ama bu coğrafyanın konusudur, politik veya sosyolojik bir analizin konusu değildir.
Türkiye adı, Frenklerin Osmanlı Devletine ve onun sınırı içinde bulunan topraklara verdiği isimdi. Osmanlı Devleti kendini Roma’nın bir varisi ve devamı olarak görüyor ve o nedenle kendini “Devlet-i Ali” olarak adlandırıyordu.
Osmanlı’nın çöküşü sürecinde, Balkan Savaşı’ndan sonra, Osmanlı “Devlet Sınıfları” Müslüman ahaliden bir ulus yaratırken, bu ulusu, Frenklerin devlete ve ülkeye verdiği isimle tanımladı.

12 Şubat 2016 Cuma

Gravitasyon (Yerçekimi) Dalgaları ve Dünya Savaşı Olasılığı

Bundan birkaç ay önce, Genel Görecelik Kuramı’nın ilk kez açıklanışının yüzüncü yılını vesile ederek, genel olarak Teoriye ve özel olarak da Marksist Teoriye ve onun sorunlarına dikkati çekmek için yazdığımız “Fizik ve Marksizm (Genel Görecelik Kuramının Yüzüncü Yılı Vesilesiyle)” başlıklı yazıda, geçer ayak şunları yazıyorduk:
“Newton’un çekim kuramında, zaman ve uzay, içinde nesnelerin ve olayların yer aldığı onlardan bağımsız bir sahne gibidir.
Genel Görecelikte ise, uzay-zaman maddenin ayrılmaz bir bileşeni veya özelliği olur; onunla karşılıklı etkileşim içindedir. Kütle uzay-zamanı eğer, eğilmiş uzay zaman kütlenin hareketini karşı olarak etkiler. Bu çok derin, diyalektik ve devrimci bir kavrayıştır.
Genel Görecelik Kuramı, şu ana kadar bütün sınavları başarıyla geçti.
Ancak hala önünde ciddi imtihanlar bulunuyor. Ne var ki, her ne olursa olsun, ilerde daha yetkin bir kuram çıkarsa, bu tıpkı, Newton’un çekim kuramının, Genel Göreceliğin özel bir hali olarak geçerliliğini koruması gibi, o daha geniş kuramın bir özel hali olarak koruyacaktır muhtemelen. Karanlık Madde, Karanlak Enerji, Gravitasyon Dalgaları gibi henüz varlıkları deneyle kanıtlanamamış varsayımlar, önümüzdeki yıllarda fiziğin yoğunlaşacağı ve bu kuramın tekrar sınanacağı alanlar olacaktır.” (Fizik ve Marksizm)

30 Nisan 2015 Perşembe

Askere Gidenler, Askerler ve Subaylar Neden HDP’ye Oy Vermelidirler?

Çok basit: HDP yüzde onu aşamadığı takdirde, Erdoğan’ın “Barış Süreci”ne ihtiyacı kalmayacak; istediği anayasa değişikliği ve başkanlık sistemini gerçekleştirecek; onu kullanılmış bir mendil gibi fırlatıp atacaktır da ondan.
Nereden mi biliyoruz?
Bunu söyleyen bizzat Erdoğan’dır.
Örneğin Kuveyt seyahatinden dönerken şunları söylemiştir:
“Kürt sorunu, bizzat 'Kürt sorunu vardır' diyenlerden kaynaklanıyor. Ülkemizde artık bir Kürt sorunu yoktur."
Bu sözler 1980’lerin Kürt sorununu inkâr düzeyine geri dönmekten başka bir anlama gelmez.
O zaman sorun, “Kürt sorunu vardır” diyenlerdir ve “Kürt sorunu vardır” diyenlerin tasfiyesi ve yok edilmesi gerekir. Bu da bizzat bu sorun vardır diyen ve kendisinin bu sorunun ürünü olduğunu söyleyen PKK’ya savaşın yeniden başlatılması demektir.

18 Mart 2015 Çarşamba

Erdoğan Doğru Söylüyor: “Kürt Sorunu” Yok! Ama Türk Sorunu Var

Yukarıdaki başlığa bakarak kelimelerle oynadığımız sanılmasın. Gerçekten de sorun “Kürt Sorunu” değildir. Sorunun böyle tanımlanması ne demokratiktir ne de bilimseldir. Sorunun bilimsel olarak doğru tanımlanması, onu Türk Sorunu olarak tanımlamaktan ve buna uygun somut bir programdan geçer.
Sorunların nasıl tanımlandıkları ve adlandırıldıkları ile nedenleri ve çözümleri arasında her zaman derin ve zorunlu bir ilişki vardır.
Örneğin sorunu “Doğu”, “Güneydoğu” veya “terör” olarak tanımlama veya adlandırma sadece basit bir adlandırma sorunu değil, aynı zamanda nedenlere ilişkin bir tanımlama ve sonunun çözümüne ilişkin bir program anlamına gelir. Örnekteki adlandırmaların temel yanılgısı, politik bir sorunu ekonomik, idari, hukuki veya asayiş sorunu olarak kategorize etmesindedir. Ama politik bir sorunu politika dışı bir sorunmuş gibi tanımlamanın ve adlandırmanın kendisi bizzat bir politik tavra, çizgiye ve programa karşılık düşer.

8 Mart 2015 Pazar

Yeni Aşamada Eski Parola: Kadınlar Öne!..

Türkiye’nin batısı veya Türkler, Kürdistandaki kadın hareketiyle son yıllarda kadın Milletvekilleri ve “eşbaşkan”larla tanıştı.
Bir zamanlar burnundan kıl aldırmayan Türk feministleri şimdi Kürdistan’da yükselen kadın hareketinin kanatları altına sığınmışlar ve onun ateşiyle ısınıyorlar.
Dünya’nın “Batı”sı ise Kürdistan’daki yükselen kadın hareketiyle Rojava ve Kobani’de, ellerinde silahlarla IŞİD çetelerine karşı direnen “modern Amazonlar” imgesiyle karşılaştı.
Her ikisi de büyülenmiş bir biçimde şaşkınlık içinde bu mucizeye bakıyorlar.
Türk veya Dünya’nın batılı kadınları için onlarla birlikte bir “selfie” çektirebilmek yakında bir “Politik Turizm” alanı bile olabilir.
Nedir bu kadınlar? Nereden çıktılar?
Bilim (Marksizm) öngörüdür. Öngörü ise toplumsal süreçlerin gerisinde olanı; uzun vadeli etki yapanı, derinden işleyeni görebilmektir. Devrimci politika ise bu derinden işleyen, görünmeyen süreçlere göre doğru (ezilenlerden yana) bir pozisyon alabilmektir.

4 Kasım 2014 Salı

Kürtler, Ortadoğu’nun Geleceği, Tarih ve Marksizm

Gelecek geçmişte yazılır. Geleceğin nasıl şekilleneceği geçmişin nasıl yazıldığına bağlıdır.
Bütün “mitolojik” denen söylenceler birer tarih anlatımından başka bir şey değildir ve bir toplumsal dönüşüm sonucu yerleşmişlerdir. Mitolojiye firen her kahraman, aslında yeni bir tarih yazan ve yeni bir düzenin kuruluşuna öncülük eden bir devrimciden başka bir şey değildir.  İnsanlık henüz soyut düşünme geleneğinin olmadığı zamanlarda bu dönüşümleri somut imgelerle anlatmıştır.
Bütün din kitapları aslında birer tarih kitabıdır. Tevrat çok tanrılı dinler karşısında başka bir tarih yazar. Hıristiyanlık ya da İslam, aynı tarihi alır başka bir şekilde yorumlayarak anlatır. Kuran, Tevrat’ta anlatılan ve o zamanın Arabistan’ında bilinen tarihin, başka bir ışık altında okunması ve yorumlanmasından; dolayısıyla başka bir tarih yazımından başka bir şey değildir. İslam, Kuran’la geçmişi farklı anlatabildiği için geleceği farklı kurabilmiştir.