“Aramızda kalsın... Latife’nin anılarını basıyorum... arka kapak icin 6
satırı gecmeyen kısa bir şey yazar mısın?”
Ben de şu cevabı vermiştim:
“(…) Fakat ben Latife'nin anılarını okumadım. Sadece bazı konuşmalarımız
olmuştu ve bir de ilk taslağını yazmaya başladığında biraz okumuştum. Sonra
değiştirmiş olmalı. Çünkü iyi bulmamış ve bunu kendisine belirtmiştim.
Dolayısıyla yazacağım kısa yazı biraz körleme atış olur.”
Bunun üzerine Ragıp da:
“Senden o zaman kitap çıktıktan sonra yazı bekliyorum.” diye yazmıştı.
Ben de yazma sözü
vermiştim.
Latife Fegan’ın “Yazmasaydım Olmazdı” başlıklı anıları bundan bir ay kadar sonra
Ekim 2020’de yayınlandı.
Şimdi 2021 Ocak ayı
Bu yazı ile Ragıp’a borcumu
ödemeye çalışacağım.
*
Ama zaten Ragıp’a borcum
olmasaydı da yazardım ve yazacaktım.
Çünkü yıllardır bu anıların
yazılmasını bekliyenlerdendim ve yazılmasının teşvikçilerindendim.
Latife Fegan’ın anılarını
bir “suç” gibi görenler olacaktır.
Ben de onu bu “suçu” işlemeye teşvik
ederlerden biriydim. Dolayısıyla “suç işlemeye
teşvik”ten suçlu sayılırım. Bu nedenle de suç olarak göreceklere birkaç
notum olacak elbette.
Ayrıca Latife Fegan’ın anılarında anlattığı dönemin önemli bir bölümünü ve olayları ya yakından veya uzaktan izlemiştim ya da anlattığı olaylar ve hayatlarla zaman zaman yolum kesişmişti.