8 Nisan 2019 Pazartesi
Muhalefetin ve Demokratların Görevi İktidarın Ne yapacağı Üzerine Tahminler Yürütmek Değil, Kendisinin Ne Yapması Gerektiğini Somut Önerilerle Tartışmaktır
30 Mart 2019 Cumartesi
Referanduma Dönmüş bir Mahalli Seçim ve Sonrası Üzerine
“Zengin dağdan aşırır,
fakir düz yolda şaşırır” diye bir söz vardır. Olanaklarınız ve
rezervleriniz fazlaysa, dağdan aşırırsınız, ama çok kısıtlı olanaklarla çok dar
bir hareket alanında bir şeyler yapmak zorunda olduğunuzda düz yolda şaşırırsınız.
Yoksulluk yoksulluğu besler. Para parayı çeker.
Erdoğan-Ergenekon ittifakı baskı ve hileyle de olsa
kazanılmış seçim ve referandum zaferlerinin adından, işler iyice sapa sarmadan,
bu mahalli seçime iyice yüklenerek ellerini rahatlatmak ve en azından uzunca
bur süre seçim olmayacağından, daha rahat hareket etmek üzere, mahalli seçimi
bir genel seçim, hatta “beka sorunu” diyerek bir referandum havasına soktular.
Haklıydılar. Onlar için aynı zamanda bir beka sorunu idi. Tarih boyunca her
zaman egemenler kendi sonlarını dünyanın sonu olarak görürler ve bu nedenle her
türlü çılgınlığı yaparlar.
25 Mart 2019 Pazartesi
HDP’nin “Stratejik Oy”u Doğru Bir Taktiktir
Seçimler ve kime oy verileceği veya oy kullanılıp
kullanılmayacağı aslında taktik bir sorundur. Dolayısıyla aynı amaçları ve
programları paylaşanlar arasında tartışılabilir. Taktikler tabi oldukları program
ve stratejiler bağlamında doğru veya yanlış olarak değerlendirilebilirler.
Strateji programa bağlıdır ve o program çerçevesinde nesnel
olarak güçler ve güçlerin yer alışını (hangi güce dayanılacak, hangi güçler yedek
olacak, hangi güçler karşıya alınacak, hangi güçler tarafsızlaştırılacak vs.) konu
eder. Dolayısıyla seçimde oy konusunu “stratejik
oy” olarak tanımlamak yanlıştır.
Ama buna fazla takmayalım, “söyleyen arif değilse dinleyen arif olsun” sözüne uygun olarak, “stratejik oy” ile seçimlerde izlenecek taktiğin ifade edilmek istendiğini kabul
edelim. Eskileri deyimiyle "Galat-ı
meşhur, lugat-ı fasihten evlâdır."
12 Ocak 2019 Cumartesi
Aydınlanma ve İslam’ın Sentezi ve Mirasçısı Olarak Marksizm (İslam ve Sol Çalıştayı Vesilesiyle)
Aydınlanma ve İslam’ın birbirine zıt olduğu yönünde
yerleşmiş ve yaygın bir yargı vardır. Bu yargıyı savunan ve yerleştirenler,
İslam ve Aydınlanma’nın içini boşaltanlar; onları karşı devrimlerle olmamışa
çevirenler ve bu karşı devrimci mirası şimdi sürdüren “Aydınlanmacılar” ve
“Müslümanlar”dır.
Birbirlerine zıt olduklarını söyleyenlerin, zıt olduklarında böyle anlaşabilmeleri
bile zıtlıktan çok daha büyük bir ortaklık
içinde bulunduklarının da bir kanıtıdır.
Aydınlanma ve İslam’ın birbirine zıt olduğu yargısını
paylaşmaları, onların bu iddialarının bizzat bu iddialarının kendisiyle
kendileri tarafından çürütülmesinden başka bir anlama da gelmez.
Şunu iyi ayırmak gerekmektedir: Aydınlanma ve İslam’ın zıt
olduğu yargısındaki bu ortaklık, Aydınlanma ve İslam’ın değil; Aydınlanma ve
İslam’ın sürdürücüsü ve devamcısı olduklarını iddia edenlerin bir ortaklığıdır.
Unutulan ve unutturulmaya çalışılan gerçek şudur: Aydınlanma
da, İslam da, daha doğdukları noktada, ilk adımlarında başarısızlığa uğramış ve
egemen sınıflar tarafından ele geçirilip yenilmiş birer projedirler.
10 Ocak 2019 Perşembe
Berliner Forum’da Sunum ve Tartışma: Yeni Sosyal Hareketler ve Marksizm
Yer : MaHalle, Waldemarstrasse 110, Berlin
Konu:
1960’lardan sonra işçi hareketinin politik bir hareket
olarak adeta yok oluşu ile ters orantı içinde o güne kadar daha önceden hiç
öngörülmemiş ve var olmamış yeni özneler ve toplumsal hareketler ortaya çıkmaya
başladı: Siyahların hareketi, kadın hareketi, ekolojik hareketler, barış
hareketi gibi hareketler.
Gerek Marksizm ve gerek işçi hareketi o zamana kadar ne
böyle hareketlerin varlığını öngörmüş, dolayısıyla bunları bir strateji sorunu
olarak tartışmıştı, ne de bu hareketleri yaratan problemlere özel bir önem
vermişti.
Ve şimdi bu hareketler işçi hareketinin ve Marksizm’in yok
olduğu Avrupa, Amerika ve Japonya gibi gelişmiş batı ülkelerini derinden derine
sarsmaya başlıyordu. Bu hareketlerin ortaya çıkışı, sadece bir sosyal hareketlenme
değildi ayrıca bir entelektüel canlılık, bir paradigma değişimi anlamına da
geliyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)