Değerli okurlar ve arkadaşlar,
Doğum günüm vesilesiyle sayamadığım
kadar çok arkadaş ve okurdan, özellikle de özelden, kutlama ve iyi dilek
mesajları aldım.
İlk önce bunlara tek tek cevap vermeye de
çalıştım. Ama bir süre sonra bununla başa çıkamayacağımı gördüm. Herkese tek
tek cevap vermek isterdim. Ama maalesef mümkün değil, bir arkadaşın güzel doğum
günü hediyesinde dediği gibi, "Var olan her şeyin acımasız bir
eleştirisini" yapma çabalarıma ayırmam gereken zamanı bu cevaplara
ayırmamanın en iyi teşekkür olacağını düşünüyorum. Herkese tek tek teşekkürler.
İyi ki varsınız. Hep birlikte nice yıllara diyelim.
Üç çeyrek yüzyılı tamamladım. Gençliğimde
yirmilerin başında ölürüm diyordum ve buna her an hazırdım, bu kadar
yaşayacağım aklıma bile gelmezdi.
Hapisten çıktığımda 35 Yaşındaydım ve 40'li yaşlarda ölürüm diye hesaplıyordum.
Ama kırklı yaşlarımın başında baba oldum, çocuğumla daha çok bir arada olabilmek ve onu zehirlememek için, sigarayı bıraktım. Diyebilirim ki, sonraki yaşamımı çocuğuma borçluyum. Çocuklara ana babaları hayat verir, ben bu kadar yaşamamı çocuğuma borçluyum. Bana sonraki hayatımı onun varlığı verdi dersem yanlış olmaz. Aslında gerçekten de kırklı yıllarda ölecekmişim. Ama çocuğumla daha çok bir arada olmak ve onu zehirlememek için, sigarayı bıraktığım için, kalbimdeki sorunların patlaması gecikmiş ve ben bu arada elli üzerine çıkmışım. Elliden sonra sorun olmuş ve bu arada yaşlandığım için kriz gibi bir durumda, kalbim yeni damarlar açmış. Böylece ölümcül dönemi aştığımdan stentlerle idare edebilir hale gelmişim. Şimdi on bir tane stent var kalbimin damarlarında.
Daha sonra gerek ilerleyen tıbbın yardımlarıyla, gerek Alman İşçi sınıfının bir zamanlar mücadele ile kazandığı imkanlarla (Hastaneler, ilaçların ödenmesi vs.) ve en önemlisi şansın (kanserlerimin tesadüfen erken teşhisi ve dolayısıyla tedavisi, bir kere de kalbim durup düştüğümde, betona düşmenin şiddetiyle (iki omur kırılmıştı ve çenem yarılmıştı) kalbimin yeniden çalışması gibi olağanüstü tesadüfler ve son yıllarda da kendi sağlığıma dikkat etmem (Yiyeceğime, kiloma dikkat ve günde ortalama on kilometre yürüyüş) sayesinde bu günlere, dördüncü çeyreğe ya da son düzlüğe girdim.
Gençliğimde ölümü beklerdim. Şimdi biraz geciksin istiyorum. Yapacak işler bitmez ama hiç olmazsa "Marksizmin Yeniden İnşası'" dediğim projenin iskeletini olsun tamamlayıp yayınlamak ve zaman kalırsa da bir otobiyografimi yazmak istiyorum.
Ayrıca kimseye çektirmeden ve çekmeden ölmek de bir amacım.
Bu günkü dünyada, bu çok büyük bir şans.
Hafızamın, yaşlılık nedeniyle bile olsa, (dilerim öyledir) zayıfladığını görüyorum. Bu durum, yazma çabalarımı da çok olumsuz etkiliyor. İsimleri, kavramları, konuları unutuyorum. Düşünme kapasitemi kaybetmeden çalışmamı bitirmek esas amacım. Bu nedenle biraz da zamana karşı bir yarış içindeyim.
Hasılı ezilenlere borcumu, bu teorik çabayla olsun ödemek için elimden geleni yaparak, ezilenlerin safında olduğuna inandığım bütün arkadaş ve okurlarıma teşekkür etmek, kanımca en doğru yol.
Tekrar herkese nazik doğum günü tebrikleri ve mesajları için teşekkür ederim.
*
Bu vesileyle bu yaşamımdaki ilk resmimle, üç çeyreği tamamladığım
günkü (dünkü) resmimi (Yapay zeka ürünü bir mum ve süslerle, “zaman sana
uymuyorsa sen zamana uy”) paylaşıyorum.
*
Nazım’ın dediği gibi, “çalıştık gücümüzün yettiği kadar, seni
bahtiyar kılalım diye.”
Pek bir şey başaramadık. Gerilemeler ve yenilgilerle dolu bir
dönemde yaşadık. Ayrıca benimki, pek tadı tuzu olmayan bir yaşamdı, ama anlamlı
bir yaşamdı.
İnsan hayatına anlam veren de onun amacıdır.
Sanırım doğru taraftaydık. En azından öyle olmaya çalıştık.
*
Bu vesileyle bir dileğim olacak.
İki sayfam var Facebook'ta, ikisi de
5000 arkadaş sınırında olduğundan yeni istekleri kabul edemiyorum.
Arkadaşlık taleplerini kabul edemememin
nedeni budur. Lütfen yanlış anlamayın.
Bazı arkadaşlar iki sayfamda da arkadaşım
görünüyorlar. Onlar hiç olmazsa birinden çıkarlarsa biraz yer açılabilir. Ben
de bekleyenlerin bir kısmını olsun arkadaş olarak kabul edebilirim.
Şimdiden teşekkürler.
11. Haziran 2025
Demir Küçükaydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder