10 Haziran 2018 Pazar
28 Mayıs 2018 Pazartesi
Gezi'nin 5. Yılında "Gezi Direnişi Yazıları (1 Haziran - 29 Temmuz)"
Gezi
Direnişi boyunca neredeyse hemen her gün gelişmeleri yorumlayan ve yol
göstermeye çalışan yazılar yazdık.
Bu
yazıların en önemlilerinden yapılan bu derlemede, ayrıca olayların bir kronolojisi, uzunca bir Önsöz; Gezi Aynasında Marksizm Sempozyumu’na ve Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Kulübü
tarafından düzenlenmiş Gezi Parkı ve Sol
Hareketler konulu toplantıya sunulan bildiriler de yer alıyor.
Kitabın
1000 kadar nüshası, derhal ve ilk elde, özellikle Cezaevlerindekilere kitap
yollama ve toplama işinde yoğunlaşmış “Deli Dalgalar” adlı gönüllüler
aracılığıyla, başta Gezi tutsakları olmak üzere hapishanelere ulaştırılmıştı.
Diğer
1000 nüshası da bu ulaştırma masrafları için sembolik bir fiyata satılmış veya
dağıtılmıştı.
Kitap
diğer bütün kitaplarımız gibi, internetten parasız olarak PDF, EPUB, MOBI gibi
elektronik kitap veya belge okuma formatlarıyla indirilebilir ve okunabilir.
(Kitabı
PDF, EPUB ve MOBI formatlarında indirmek için şu adrese gidiniz: https://yadi.sk/d/m7xkMnsr3Jc3k3
)
Aradan
bunca geçen zaman, günü gününe hatta saati saatine yazılmış yazıların doğruluğunu
kanıtlamış bulunuyor.
18 Mayıs 2018 Cuma
“Uzlaşma Yok!” Bir Anarşist Palavrasıdır - Uzlaşmalar Üzerine Lenin Neler Diyordu?
En keskin “devrimci” olduğunu düşünenler ve uzlaşmasız
olduğunu söyleyenler bile her an için fiili bir uzlaşma içindedirler.
Düşünün bir devrimci, bir demokrat için, bu dünyada uluslar
ve ulusal devletler ve ulusçuluktan daha berbat, kendisine karşı savaşılacak ne
olabilir?
Bunlardan daha korkunç ne var?
Son iki yüz yıldaki bütün savaşların, bugün insanlığın
çektiği bütün sorunların temelinde Aydınlanma’nın inkarı, ona karşı bir karşı-devrim
olan uluslar, ulusal devletler ve ulusçuluk vardır.
O keskin “devrimci”lerin söylediği gibi “uzlaşma yok” ise, bunu
diyenlerin önce yurttaşı oldukları
devletin verdiği hüviyetleri, pasaportları ikametgahları yakmaları, vergi vermemeleri,
onun yasalarını tanımamaları, okullarına gitmemeleri vs. gerekir.
40.000’i İmzayı Aşan “Adil, Özgür, Eşit ve Hilesiz Bir Seçim İçin Selahattin Demirtaş Serbest Bırakılsın” Kampanyası Raporu
“Adil, Özgür, Eşit ve
Hilesiz Bir Seçim İçin Demokrasi Gönüllüleri” adlı girişimin başlattığı
Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına yönelik imza kampanyası 41.000
sınırını aştı ve 50.000’e gidiyor. Aslında kampanya 50.000 sınırını aşmış bulunuyor
ama bir karışıklık olduğu için bu sonuç maalesef bu kampanyanın imzacı sayısına
yansımıyor.
Bu nedenle karışıklığı açıklamak ve en azından kimilerinin
düzeltmesine imkan sağlamak için bir bilgilendirme yapalım.
Bir şeyleri değiştirmek veya etkilemek için imza toplama
platformu olan Change.org’a girildiğinde Demirtaş’ın serbest bırakılması için
imza toplamaya yönelik olarak üç girişim
görülmektedir.
Bunlardan birincisi ve
en çok imza toplamış bulunanı, 9 Mayıs tarihinde başlamış bulunan “Adil, Özgür, Eşit ve Hilesiz Bir Seçim için
Selahattin Demirtaş Serbest Bırakılsın” başlıklı kampanyadır.
Kampanyaya 41.000’i aşkın kişi imza vermiş bulunuyor. Yani
günde ortalama 5000 kişi imzalamış. Kampanyanın başlangıcı ve günde verilen
imzaların grafiği aşağıda bulunuyor:
17 Mayıs 2018 Perşembe
Erdoğan’ı Yenmek İçin HDP’nin Hata Yapmaması Gerekiyor: Bir Örnek Olarak Pervin Buldan’ın Yanlışı
Şimdi aynı gün gazetelerde yer alan şu iki habere bakalım.
15 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesi:
“Meral
Akşener'den şimdiye kadarki en net Demirtaş açıklaması” başlığı altında
haberde şu sözler yer alıyor:
“İYİ Parti genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener bugün yabancı basınla buluşmasında
Demirtaş'ın tutukluluğu ile ilgili soru üzerine şunları kaydetti:
"Demirtaş henüz
bir sanık, hakkında bir hüküm verilmedi. Dolayısıyla diyelim ki seçimler bitti,
aradan üç ay geçti ve kendisi beraat etti. Peki o aradaki seçim kampanyasındaki
rekabet eşitsizliğini Türkiye nasıl izah edecek?"
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Demirtaş'ın
adaylığını resmen tescil ettiğini hatırlatan Akşener, "Biz hukukun herkes
için eşit, tarafsız ve objektif işlemesi gayreti içindeyiz. Siyasetçilerin,
aydınların, gazetecilerin tutuklu olarak yargılanmasının doğru olmadığını
düşünüyoruz. Aday gösterilmiş bir kişinin de kampanyasını rahatlıkla bizlerle
eşit koşullarda yapmasını isterim" dedi.”
16 Mayıs 2018 Çarşamba
İntikamcılığa Karşı - Barış Atay’a Eleştiri (Barış Atay'ın tutuklanmasına Protesto)
“Esirgeyip
bağışlayan Allah’ın adıyla”
(Biz bu yazıyı yazdığımızda Barış Atay tutuklanmamıştı veya bizim bundan haberimiz yoktu. Biz insanlrın istediği fikri özgürce savunmasından yanayız ve bunlara idari veya hukuki engeller getirilmesinin düşmanıyız. Bu nedenle Barış Atay'ın tutuklanmasını protesto ediyoruz. Yazı yanlış anlaşılmasına yol açabilecek bu talihsizliği göz önüne alarak okunmalı.)
Reaksiyon dönemlerinde tüm toplumla birlikte demokratlar ve sosyalistler de çürüme eğilimi gösteriyorlar.
Reaksiyon dönemlerinde tüm toplumla birlikte demokratlar ve sosyalistler de çürüme eğilimi gösteriyorlar.
90’lı yılların özel savaş dönemi sosyalistleri de çürüttü. Sosyalist
hareketin en güzel ve olumlu gelenekleri unutuldu. O yıllarda ve sonrasında sosyalleşenler
bu unutulmuşluğun somut örnekleridirler.
2011 sonrasında Erdoğan’ın ele geçirdiği devlet tarafından
ele geçirilişi ile birlikte yeni bir çürüme dönemine girildi. Bu çürüme sadece “İslamçılar”ı
değil, “İslamcılar”a karşı olanları da iyice çürüttü. Bunu her an her yarda
görüyoruz.
Tüm toplumu kavrayan bu gibi çürümelere, bu “akıntıya karşı”
durmak çok güçtür.
Ama “güçlük imkansızlık değildir”.
Aşağıdaki satırları madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel’in “özür”üne
karşı Barış Atay söylemiş:
15 Mayıs 2018 Salı
Önemli Olan Demirtaş Değil HDP’dir! Neden?
HDP maalesef kendi örgütsel ve politik yetersizliğini
Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını öne çıkararak örtmeye çalışıyor.
Ortada böyle bilinçli bir davranış olmasa bile en azından
kampanyalara bakınca böyle bir izlenim doğuyor.
Halbuki bu seçimde önemli olan Demirtaş’ın ilk turu geçip
Erdoğan’ın karşısına çıkabilmesi değil, HDP’nin barajı geçmesidir.
HDP barajı geçtiğinde AKP’nin mecliste çoğunluğu kaybetmesi
nedeniyle kartlar yeniden karılacak ve Erdoğan’ın başkanlığına son vermenin
yolu açılabilecektir.
Hedef ilk turda mecliste çoğunluğu almak, ikinci turda en
çok oy alıp ikinci tura kalana Erdoğan karşısında oy vererek Erdoğan’ın
diktasına son vermektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)