17 Mart 2017 Cuma

Erdoğan’ın Kumarı, Ya Herro Ya Merro

Erdoğan şu sıralar hayatının kumarını oynuyor. Tüm söz ve davranışlarıyla bütün köprüleri atıyor, Kürtçeden Türkçeye geçmiş deyimle “ya herro ya merro” diyor.
Neden hayatının kumarı?
Erdoğan en küçük bir geri adım attığında, elindeki gücü biraz olsun kaybettiğinde hızla düşüşü başlar ve öylesine büyük suçlar işlemiş bulunuyor ki uluslararası bir mahkemede veya Yüce Divan’da sanık sandalyesine oturması kaçınılmazdır.
Bu nedenle ne yapıp edip bulunduğu yerde bulunmak, daha büyük bir güç ele geçirmek ve hep ileri gitmek zorundadır.
Erdoğan bulunduğu yerde kalabilmek için HER ŞEYİ yapmaya hazırdır.
Bu tespitten yola çıkmadıkça Türkiye’de doğru dürüst bir politika yapma olanağı yoktur.
Erdoğan’ın şimdiye kadar başarılı olmasının nedeni, karşısındakilerin kararsızlığından başka bir şey değildir.

16 Mart 2017 Perşembe

Çağımızın En Büyük Hilesi: Tanımlar Üzerinden Egemenlik

Çağımızı ve onun en temel sorunlarını anlamak ve çözebilmek hem son derece kolaydır; hem de son derece zordur. Esher’in resimleri belyki de bu zorluğun imgesel ifadeleridir.
Bunun nedeni egemenliğin bizzat tanımların kendisi aracılığıyla kurulmuş olmasıdır.
Yani o egemenliğe karşı çıkarken bile o tanımları sorgulamadan, kabul ederek karşı çıktığınız için, o egemenliği yaymaya ve güçlendirmeye devam edersiniz.
Sizin öznel niyetleriniz ile tarihsel ve toplumsal olarak nesnel yaptıklarınız birbiriyle çelişir.
Aslında bu son iki yüz yılda Marksizm’in ve Marksistlerin kaderi bu olgu üzerinden açıklanabilir.
Çağımızın iki temel sorunu Din ve Ulus’tur (veya Ulusçuluk).
Bu iki temel sorun da aynı yapıdaki, yani tanımın kendisi aracılığıyla egemenlik diyebileceğimiz, iki “hile”ye dayanmaktadır.

14 Mart 2017 Salı

Erdoğan Rejiminin Karakteri ve Faşizm Üzerine

Erdoğan’ın şimdiki ve kurmak istediği rejimin karakteri sorunu, son zamanlarda, en azından kendine Marksist diyenler arasında bir tartışmaya yol açtı.
Erdoğan’a ve oturtmak istediği rejime karşı mücadelenin acil önemi nedeniyle bu konuda yazmaya hem gerek görmedik hem de zaman ve enerjimiz olmadı.
Gerek görmedik, çünkü artık yeni kuşaklar Marksizmi ve Marksist kategorileri bilmemekle kalmıyorlar, ayrıca ona ilgi de duymuyorlardı. Bu durumda o kategorilerin bilimsel ve dakik tanımlamasının ve bu tanımlamalara dayanacak rejim tanımlamalarının bir anlamı kalmıyor. Yeni kuşaklar için bu tartışmalar, bizim için kapitalizm öncesi çağların teolojik tartışmalarından daha fazla bir şey ifade etmiyorlar.
Bu nedenle, böyle marksizmin kategorileri ve buna bağlı olarak Erdoğan rejiminin karakteri konusundaki tartışmaya, konuyu somut olarak izlenecek tatikler veya stratejiler bağlamında girmeyi daha hayata yakın  ve somut bulduğumuzdan, girmedik.
Yoksa bu topa girmeyiş, bu konularda bir görüşümüz olmadığı anlmamına gelmiyordu.
Aslında bu bağlamda bir tartışma hemen 12 Mart sonrasında 12 Mart rejiminin karakterine ilişkin olarak yapılmıştı.

13 Mart 2017 Pazartesi

Erdoğan’a Açık ve Adil Bir Teklif

Erdoğan Bey,
Aslında bu mektuba, “Sayın Erdoğan” diye başlamayı isterdim.
Ama bugün siz Türk devletinin başısınız.
İtikadımca insanların elinde güç ve yetki olduğunda onlara karşı olabildiğince o yetki ve gücün zorladığı hitaplardan azade olarak hitap etmek; onlara bir an gibi gelip geçici hayatta aslında bir hiç olduklarını hatırlatmak için, o kişiye konumundan soyutlayan ifadelerle hitap etmek gerektiğini düşünürüm.
Hiçbir gücünüz ve yetkiniz olmasaydı, size “Sayın Erdoğan” diye hitap edebilirdim. Ama şimdi çok büyük yetkileriniz ve gücünüz olduğu için, size sadece “Erdoğan Bey” diyebilirim.
Ayrıca böyle hitabımın sizin dayandığınız iddiasında olduğunuz İslam’a da uygun olduğunu düşünüyorum.

11 Mart 2017 Cumartesi

Ses (Audio) Dosyası Olarak Yazılar ve Videolar - Online veya indirilerek de dinlenebilir

Yazılarımızı sesli olarak okunmuş şekilde dinleyebilmek için de koyuyoruz. Özellikle çalışanlar, zamanı olmayanlar, okumayı sevmeyenler ve görme özürlü olanlar için kullanışlı bir yöntem. İndirilip öyle de dinlenebilir. Özellikle görme özürlü tanıdıklarınızı haberdar etmenizi dileriz.

Tanrı’nın Nasıl Bir Varlık Olduğu Üzerine İnananların ve Pozitivistlerin Ortak Kabulleri

Böyle bir konu ilk bakışta günümüzün sorunlarıyla ilgisiz gibi görünebilir.
Ancak bu konu, zıt gibi görünenlerin aslında hiç de zıt olmadıklarını görmemizi ve o zıtların sürdürdüğü dövüşün, bir kayıkçı dövüşü olduğunu anlamayı ve kayıkçı dövüşünün kendisine karşı bir mücadeleye başlamamızı sağlayabilir.
Bu ortak kabulleri ve kayıkçı dövüşünü, onların Allah ya da Tanrı konusundaki ortak kabullerinde görmek mümkündür.
Örneğin Yaradılışçılar ve Darvinciler veya evrimciler kavgasını ele alalım.
İkisi de çok farklı ve birbirine karşı tezleri savunuyor görünürler. Bir taraf Allah’ın varlığını, diğerleri Allah’ın yokluğunu kanıtlamaya çalışır.
Ancak bunların getirdikleri argümanlara baktığımızda, aynı ortak kabullerle konuyu tartıştıklarını görürüz.

10 Mart 2017 Cuma

Erdoğan Putin’e Ne Verecek? Suriye’de Yeni Strateji

Erdoğan Putin ile görüşmeye giderken oradaki görüşmelerin ve Erdoğan’ın yeni stratejisinin ne olabileceği üzerine bir öngörüde bulunulabilir.
Bugünkü yazısını Murat yetkin şu sözlerle bitiriyordu:
“Önümüzdeki birkaç gün, Türkiye’nin Suriye siyasetinin durumu ve geleceği bakımından ve ayrıca PKK ile mücadelenin alacağı şekil bakımından belirleyici olabilir.”
Biz eldeki verilerin nasıl bir doğrultu gösterdiğine bakalım.
Kısaca şöyle toparlayabiliriz:
Rojava’da 2013’teki gelişmeler Erdoğan’ı ve Türk devletini Kürtlerle Barış stratejisine zorlamıştı; Bu stratejinin Kürt hareketinin güçlenmesini engellemediğini görünce, 2015’te Rojava’yı kuşat ve ez stratejisine geçtiler.
Şimdi bu ikisi de iflas edince, Suriye rejimi ile barış, Rojava’yı durdur stratejisine doğru geri adım atacaklar.

8 Mart 2017 Çarşamba

Kadınlar ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine

Bugün 8 Mart. Aşağıda 2000 yılında, yani 17 yıl önce yazılmış iki yazı yer alıyor. Bu yazılar o zamanlar Avrupa’da çıkan, yazarı olduğumuz Özgür Politika’da yayınlanmışlardı.
Bu yazılar yazıldığı zaman, yani 2000 yılında, Kürt hareketine kimse değer vermiyordu. Bütün Türk sosyalist hareketleri şu veya bu ölçüde ulusalcıydı ya da ulusalcılığın baskısıyla Kürt hareketinden uzak duruyordu.
Kürtler içinde de Öcalan ve onun temsil ettiği çizgi yediği ağır darbenin etkisi altındaydı. Kürt hareketinin bittiği düşünülüyordu.
Öcalan’ın her görüşmede kadınlara selam yollaması basit bir denge hesabı, bir retorik ve örgüt içi dengelerle ilgili diplomatik manevralar olarak görülüyor; kimse tarafından ciddiye alınmıyordu.

7 Mart 2017 Salı

Erdoğan’ın “Kardan Zarar” Hesabı ve Sivil Direniş Gereği

Referandumda #HAYIR çıkması durumunda, hukuken Erdoğan elindeki OHAL yetkilerini bulundurmaya devam edecek ve şu an var olan fiili başkanlık ve diktatörlük sistemi de olduğu gibi sürecektir.
Yani #HAYIR sonucu bile onun için “kardan zarar” gibidir.
Ancak #HAYIR aynı zamanda Erdoğan’ın bugünkü fiili diktatörlüğüne de #HAYIR anlamına gelecektir.
En azından Demokratlar, Liberaller, Kürtler, “Laik yaşam tarzındakiler”, Aleviler için.
Ancak “Türk milliyetçileri” ve “devletin bekasını” savunanlar için, yani Ulusalcılar (yani CHP’nin önemli bir bölümü) ve MHP’liler için, Erdoğan’ın bu yetkilerle yerinde kalması ciddi bir sorun oluşturmayacaktır.
Hatta bunlar Erdoğan’ın istifası talepleri karşısında, Erdoğan’ın yanında yer alabilirler veya tarafsız kalabilirler.