6 Şubat 2012 Pazartesi

Marksizm’in Krizinin Temeli: Yapı - Özne İlişkisi Sorunu ve Sorunun Çözümü

Biri Tarihsel Maddeciliğin bir açıklaması (Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı'ya Önsöz), diğeri bir uygulaması (Komünist Manifesto) olan bu iki metin, toplumsal değişimin mekanizmasını; Toplumsal Devrim denen aynı olguyu ele alırlar ama bunu farklı kavram sistemleriyle ve önermelerle açıklarlar:
Teorinin bir açıklaması olan Önsöz'de şöyle:
"Gelişmelerinin belirli bir aşamasında toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine, ya da bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme, kocaman üstyapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder."

1 Şubat 2012 Çarşamba

Theo Angelopoulos’un Ölümü ve “Dedemin İnsanları” Filmi Vesilesiyle Dedemin Anılarının ve Adının Peşindeki Arayışlar

Bir süre önce, “Dedemin İnsanları” filmini izleyince, bu film üzerine bir şeyler yazmaya niyet etmiştim. Filmde konunun ele alınışından hareketle günümüzün “ruh hali” üzerine bir şeyler karalamak istiyordum. Olmadı.
Geçenlerde çok beğendiğim yönetmen Theos Angelopulos öldü. Hem onun hayran olduğum sanatı hem de çağdaş Yunan tarihinin kroniği olan eserlerindeki üstünlükler ve kimi sınırlılıklar hakkında bir şeyler yazmak istiyordum. Maalesef zaman, Angelopoulos’un karelerindekinden çok hızlı geçtiğinden yine mümkün olmadı.
Bunun yerine borcumu, bir buçuk yıl kadar önce yazdığım “Dedemin Anılarının ve Adının Peşindeki Arayışlar” yazısıyla bir parça olsun ödemekten başka çare kalmadı.

28 Ocak 2012 Cumartesi

Adil Medya İle Söyleşi


Demir Küçükaydın, 1949 yılında Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesinde sosyoloji, felsefe ve psikoloji okudu. Soğuk demircilik gibi birçok işlerde çalıştı. Taksi şoförlüğünden malulen emekli oldu.
1968’de yükselen gençlik hareketinde yer aldı. Türkiye İşçi Partisi, Deniz Gezmiş’in önderi olduğu Devrimci Öğrenci Birliği gibi örgütlerde üyelik, Dev-Genç, Yapı İşçileri Sendikası gibi örgütlerde yöneticilik yaptı.
Aliağa rafineri inşaatında işçi örgütlemelerine katıldı. Filistin’e gitti... Demokratik Halk Kurtuluşu Cephesinde yer aldı. Dönüşünde sınırda yakalandı. Daha sonra Dev-Genç davasından yargılandı. 1974’te çıkardığı Kıvılcım adlı gazete nedeniyle 17 Yıla mahkûm oldu. 10 yıl hapiste yattı. 25 yıl sürgünde yaşadı.
Birçok gazetede ve dergide yazdı. “Marksizmin Marksist Eleştirisi”; “Tersinden Kemalizm - Alevilik, Din Ulus ve Bilim Üzerine Beşikçi’nin Eleştirisi”, “Büyük Ortadoğu Projesi ve Sosyalist Strateji”; “Bir Devrimcinin Teorik ve Politik Otobiyografisi”; “Geleceği Geçmişten, Geçmişi Gelecekten Kurtarmak – Denemeler” gibi kitapları vardır.

20 Kasım 2011 Pazar

KCK Nedir ve KCK Tutuklamaları Ne Anlama Gelir?



Bir zamanlar bir devrimci, “Ahlakım politik, politikam Ahlakidir” demişti. Yine aynı şekilde, biz de “Sosyolojimiz politik (ezilenler içindir), politikamız sosyolojiktir (bilimseldir)” diyebiliriz.
Bu nedenle, KCK nedir? Sorusu bizim terminolojimizde, sosyolojik olarak KCK nedir anlamındadır? Cevap da sosyolojik bir cevap olmalıdır. Ama bu cevap aynı zamanda politikamızı belirleyen veya tanımlayan bir cevap olur.
Peki, KCK nedir?
Sözcük olarak “Kürdistan Topluluklar Birliği” (Koma Civakan Kürdistan) diye çevriliyor bir çoklarınca. Muhtemelen “Topluluk” yerine, Almanca’daki “Gemeinde”, eskilerin “Cemaat” dediği, “Komün” kavramı daha denk düşüyor olsa gerek. Yani “Kürdistan Komünler Birliği” gibi bir çeviri ona adını verenlerin kastettiği anlamı daha doğru veriyor olabilir.

12 Kasım 2011 Cumartesi

HDK Tüzüğüne Kenar Notları - Halkların Demokratik Kongresi Üzerine Notlar (6),

Aslında tüzüğe eleştirimiz temeldendir. Ve bunu bir önceki yazıda açıkladık. Grupları yok etmek değil, onların varlığını ve gücünü korumak üzere ayarlanmış, bürokratik, hantal ve anti demokratik bir tüzüktür.
Ancak bu genel eleştiri kimilerini tatmin etmeyebilir. Bu genel yanlışın fiilen nasıl sorunlara yol açtığı anlaşılamayabilir diyerek, en azından tüzüğün başlangıç kısımlarındaki maddelere kenar notları şeklinde eleştirilerimizi yazdık. Tüzüğün başlangıç kısımları aynı zamanda programın bir tekrarı olduğundan bu aynı zamanda bir program eleştirisi gibi de görülebilir.

10 Kasım 2011 Perşembe

HDK’nın Yolu, Programı ve Tüzüğü Yanlıştır ve Kökten Değiştirilmelidir - HDK Üzerine Notlar (5)


Bizce Program Tüzük’ten önce eldiği için, Kongre’de ve bütün önceki “Çatı Partisi”,  Demokrasi İçin Birlik Hareketi” ve “Blok” vesilesiyle yazdığımız yazılarda esas olarak Program konusundaki yanlışları ele aldık ve eleştirdik. Sadece eleştirmedik aynı zamanda alternatif program metinleri de önerdik. Şu ana kadar, bu konularda tek yazan, biz olmamıza rağmen, bir tek Allah’ın kulu çıkıp, “yahu bu adam, ta ilk çatı partisi toplantısından beri her aşamada bir program önerdi, bütün program tasarı ve önerilerini ciddiye alıp eleştiriler yazdı. Program konusunda tamamen farklı bir mantığa dayanıyor. En azından bunu tartışmak, eğer baştan ilke olarak reddediyorsak, neden reddettiğimizi açıklamak gerekir. Bu yapılan utanç verici bir görmezden gelmedir. Bu artık eleştiri silahını kullanmak değil, silahların eleştirisini yapmaktır. Susarak, tartışmayarak, yok sayarak mücadele etmektir.” demedi maalesef.

31 Ekim 2011 Pazartesi

Kongre Divanı ve Demokrasi - Halkların Demokratik Kongresi Üzerine Notlar (4)


Kongre’nin ilk günü Kongrenin akışında pek bir aksama görülmedi. Çünkü henüz herşey önceden belirlenmiş plana uygun gidiyordu. Tanıtımlar, vekillerin konuşlmaları, sonra misafirler. Salondan da bir kaç kişiye kısaca söz verilmişti.

Sonra Tüzük ve Program Komisyonları hazırlıklarını anlatmışlar ve değişiklik önerilerinin zaman kaybını önlemek için yazılı olarak yapılması kararlaştırılmıştı.
Artık sadece Programın bütünü üzerine genel olarak konuşmak isteyenlere söz verilecekti. Ondan sonra da, program ve tüzük komisyonlarının gelen önerilere göre yaptığı değişikliklerin oylanıp onaylanması ve ondan sonra da seçimlere geçilmesi, böylece herşeyin tıkır tıkır yürümesi planlanmıştı.