tag:blogger.com,1999:blog-3161527399602399205.post3373128895329995102..comments2023-11-09T22:30:56.999+03:00Comments on Demir'den Kapılar: Marksist Terminolojiyle Metafizik Sosyoloji – Yılmaz Öner’in “Din Üretim Biçimleri”Demir'den Kapılarhttp://www.blogger.com/profile/05332249079597304622noreply@blogger.comBlogger1125tag:blogger.com,1999:blog-3161527399602399205.post-62082032838475433682017-03-20T15:43:36.840+03:002017-03-20T15:43:36.840+03:00Doğru, Yılmaz Öner'in fikirleri Türkiye'de...Doğru, Yılmaz Öner'in fikirleri Türkiye'de ne yazık ki çok az tartışılıyor, eleştiriliyor, ama eleştirinin de tutarlılığı ve netliği olmalı. Yılmaz Öner'in temel meselesi determinizm. Marksizm tartışmalarına getirdiği yaklaşım ise 19. yüzyılda klasik determinist görüşü aşabilecek bir bilimsel birikimin henüz gerçekleşmemiş olduğu tespitinden hareket ediyor. Demir Küçükaydın bu kısmını yazmış ama konuyu, determinizmle ilgili temeldeki felsefi problemi hiç tartışmadan ele almış, bu yüzden yazısı ne yazık ki bağlam dışı. <br />Marx'ın dönemine dair en büyük yetersizlik, olasılık kuramının henüz yeterince gelişmemiş olmasıydı. Bazı ortodoks yorumcular olasılığın diyalektik felsefenin gelişimi için taşıdığı önemi göremediler. Örneğin Plehanov'un determinizmi ele alışının mekanik materyalizme son derece yaklaştığını görürüz, çünkü Plehanov zorunluluğun olasılıksal yorumuna ihtimal dahi vermez ve zorunluluğun kavramsal çelişkilerini aslında felsefi olarak tartışmaz. Öte yandan Yılmaz Öner Kolmogorov gibi Sovyet matematikçilerinin geliştirdiği olasılıkçı ve nonlineer yöntemleri çok geniş bir entelektüel alanda uygulamaya çalışmıştır. Vardığı sonuçlar ve temel eleştirileri doğrudur veya yanlıştır, bu tartışılır. Ama öncelikle bilim tarihindeki gelişimin seyrini iyi anlamak zorundayız.<br />Demir Küçükaydın ise yöntem ve doğa bilimlerine dair bu problemleri es geçerek, son derece çapraşık bir biçimde kapitalizmin eşitsiz gelişim yasasına konuyu bağlıyor. Ne ilginçtir ki eşitsiz gelişim yasası tarihte nedenselliğin indirgemeci, düzçizgisel yorumuna bir alternatif sunar, bu anlamda Yılmaz Öner'in görüşleriyle koşut bir olguyu ortaya koyar. Dolayısıyla eşitsiz gelişimin Yılmaz Öner'i ne açılardan yanlışladığı bir soru işareti olarak kalıyor. Yılmaz Öner'i kimin hangi amaçla 'gündeme getirdiğinden' yola çıkarak bir tartışma başlatmak ise, ad hominem bir argüman sunar.Gulcanhttps://www.blogger.com/profile/14132730018776854342noreply@blogger.com